4 Kasım 2013 Pazartesi

Hayata Aşırı…

Erik ağacının altına oturmuş güz güneşinin sözcüklerimize eşlik edişini içimizde hissederek laflıyorduk. İzlediğim bir filmin imgelemimde patlattığı volkanlardan söz ediyor, heyecanla anlatıyordum. Bir an bunalmış gibi baktı.

Ne çok anlattın, dedi. Güldüm.

Sen, benim herhangi bir şeyde ‘ az ’ olduğumu gördün mü Benedictus’cum, diye sordum. Az okuduğumu, az yazdığımı, az hissettiğimi, az öfkelendiğimi, az özlediğimi ya da az sevdiğimi.

Düşünüyormuş gibi baktı ya bıyık altından gülüyordu.

Doğru, dedi. Sen biraz aşırısın hayata.

Biraz mı, diye sordum gülerek. Durdu. Etrafa bakındı. Güz güneşi tüm şımarıklığıyla üzerimize abanmış bahçeye yayılmış kuru yapraklarla oynaşıyordu.

‘ Biraz ‘ durumu anlatmakta yetersiz oldu galiba, dedi.

Galiba, deyip o esnada ağaçtan yere doğru yol almış sarı bir yaprağı yakalamaya çalıştım. Tutkuyla…


Mey 



                                                   Crisitina Coral