6 Kasım 2013 Çarşamba

Bulunmuş Mektuplar / Yağmura ve Özlemeye Dair…

İçi, açılmamış mektuplarla dolu çantanın elime nasıl geçtiğinden daha önemli olan, açtığım her zarfta gözlerimin önüne serilen dünyanın büyüsüydü. . Farklı isim ve adreslere gönderilmiş veya gönderilmemiş – hala emin değilim hangisi olduğundan –  onlarca mektup. Onlarca hayat. Mektupları okuduğum için kendimle gurur duymuyorsam da pişman da değilim. Açtığım ilk zarftan bu yana hiç pişman değilim. Kim vazgeçebilirdi ki o kime ve kimin tarafından yazıldığı belirsiz birkaç cümlenin verdiği büyülü hazzı…

Günlerdir yağıyor. Kentin kişilik bölünmesi yaşadığı, kendini yağmurdan gözün açılmadığı kentlerden biri sandığı esprileri yapılıyor sık sık. Gülüyoruz. Yağmurdan yana şikâyetçi değilim. Akşamları evin ıssızlığında birileri pencere camlarına kovalarla su boşaltıyormuş hissi veren şiddetine karşın şikâyetçi değilim. Şemsiye taşımaya üşendiğimi düşünenler kapalı mekânlara ıslak bir köpek tedirginliğiyle dalışımla dalga geçseler de aklımdan geçmiyor şikâyet etmek. Yağmurun bana seni anımsattığını söylemek klişe olurdu. Yine de, sanırım, içten içe ıslaklığıyla içime işleyişinde senin ruhuma sızışını andıran bir şeyler var. Yağmur burada, sen yoksun. Yetiniyorum…”

Mektubu zarfa yavaşça yerleştirip, pencere camından süzülen ıslaklığa baktım. Uzun uzun…


Mey


                                                        İlil İram