25 Eylül 2013 Çarşamba

Virgüller Aynı Yerde...

sonra bir gün, bahçedeki karıncaların yuvalarına kırıntı taşımayı bıraktıkları bir gece vakti, bana yazdığın üç-beş satırı okurken, birden, virgülleri bile aynı yerde kullandığımızı fark ettim. evet, eğer ben yazsaydım senin yazdıklarını, ben de aynı yerde kullanırdım virgülleri. o andan itibaren, nefes aralıklarımızın bile aynı olduğunu anladım. kalp atışlarımız, sokakları arşınlayan adımlarımız, göğe bakışımız, yüzümüzü yıkamamız, arkamızdan gelen rüzgar... bütün hepsi aynıydı. birdenbire kafamda yüzlerce virgül belirdi, yüzlerce noktalama işareti. üç noktalar, iki nokta üst üsteler, ünlemler, soru işaretleri, noktalı virgüller, tırnaklar, parantezler ve daha adını bile bilmediğim, ilk defa karşılaştığım işaretler. işaretlerin arasında dolaştıkça yolumu yitirdim. ben bütün bunlar beni sana çıkaracak diye beklerken, ansızın bir kesme işareti kesti önümü. devamı yoktu cümlenin. her şey o kesme işaretinde, yarım bir halde kalmıştı. ben de orada kaldım. o işarette, o yarım kalmışlıkta, olmamışlıkta. kesme işareti, ömrümü kesti. –

Gökhan Arslan



                                                      Gilbert Garcin