Önce.
Geçmişi didikleyip duran bir fareyim. Sabahtan gök kararıp gece inene kadar
‘bir zamanlar’cılık oynayıp, zihnimi geçmişle seviştiriyorum. Naçar bir haz.
Değil mi? Şimdi’siz kalmanın sevinciyle etrafa gülücükler saçmam da cabası.
Okuduğum kitapları, aklımda tuttuğum dizeleri, kırdığım insanları, içimden çok
sevip dışımdan itelediklerimi, büyük çelişkilerimi, hatalarımı, başarısızlıklarımı
ve başarı saydığım ıvır zıvırlarımı tek bir imgeye dönüştürüp koynumda
saklıyorum. Geceye. Geçe için.
Sonra. Gece
indiğinde elimdeki üç beş umuda o tek imgeyi katıp, şimdiye dair bir şey
içermeyen yarın kurguları inşa ediyorum.
Gökyüzünün karasına bakıp, bu da bir tutunma biçimi diye fısıldıyorum.
Kendimi sabaha böyle taşıyorum…
Mey
Apung Bekeja