29 Eylül 2013 Pazar

Sunak.... ( 7 )

Düşünceye, yani bizatihi düşünce kavramının kendisine musallat olan bir insan düşün, dedi, bundan daha iğrenç bir şey olabileceğini düşünemiyorum: getirip zihnin bütün yazgısının bağlandığı ve ölmeye, yani düşüncelerini de beraberinde götürmeye mahkûm, çünkü dünya karşısında kazandığımız her zafer, mağlubiyetimizin büyüklüğünü artırmaktan başka bir işe yaramıyor. Sarfettiğimiz kelimeler kadar varız, dedi, değil mi ki sarfettiğimiz kelimeler kadar ölüyoruz. Bizden bahsedemeyiz, biz diye bir şey yok; yaşayanlar ve ölenler yalnızca kelimeler, her biri ete kemiğe bürünmüş.

Dillendirelemeyeni dillendirebilmek için kurban ettiğimiz dillendirebildiklerimize bir baksana, dedi. Bunun adı teşhir zorbalığı, başka bir şey değil; önce durdurmak ve sonrasında yok etmek için çırpındığımız bir düşüşü daha da derinleştiren bir pişmanlıklar silsilesi. Cenneti bulandıran şey, sessizlik değil diyalogtu; insan kendini dinlemek yerine ses vermeyi tercih ederek yolunu baştan çizdi. Öyle ki, aktarılamayan ile dillendirilemeyenin neredeyse aynı şeyler olduğuna ikna edilerek gelmişti dünyaya. Burada her şeyin yalnızca yarısı olduğunu, yani her şeyin aslında yarım olduğunu farz ediyoruz, çünkü her şeyin diğer yarısını, yani hiçbir şeyin aslında tamamını göremeye cesaretimiz yok ve yoksunuz bu cesareti ele geçirebilecek kudretten, dedi.

Kadir Yılmaz