18 Eylül 2013 Çarşamba

Hikâyeyi Kısaltmak veya Kısa’dan Hikâye Yapmak…

Yazar Orhan Duru, ömrünün son birkaç yılında “ az roman” kavramı üzerine düşündü ve yazdı.  Romanda ya da düz yazıda bir ikinci yeni yaratmanın olanaklı olduğuna inanan Duru, az romanı hali hazırda yaşanan çok ama niteliksiz romanın karşısına koyuyor, az ve öz olanın peşine düşüyordu. Ve bir de önerisi vardı, düz yazıda ikinci yeni yaratabilme adına: "Düzenli gramere son verip aklına gelen ilk konuyu başka sözcüklerle yaz."

Hikâyeyi kısaltma ya da kısaltmaya çalışma fikrinin temelinde Orhan Duru’nun verdiği ilham var. Yazarın bu konuya ilişkin metinlerini okurken filiz veren fikrin, uygulanması için epeyce zaman geçmesi gerekti.  Roman mı? Haşa! Kısa hikâyeler yazmakla bozmuş bir hikâye meraklısının, Duru’nun önerisini biraz evirip çevirmesi hoş karşılanır umarım. Kısa hikâyeyi kısaltmak, zihninde koca bir hikâye taşımakta olanın kendine hodri meydan çekmesidir bir bakıma.  Yazsanız sayfalar sürecek bir olayı, bir duyguyu ya da bir imgeyi üç beş cümleye sığdırma çabası; hikâyeyi yoğun kılma arzusunu eyleme dökme göründüğünden daha zordur. Ortaya çıkan ürün her zaman istediğiniz gibi olmayabilir; sizin zihninizde bir hikâye olarak şekillenmiş olan okuyucuda anlamsız üç beş sözün bir aradalığı etkisi yaratabilir ama yine de denenmesi gereken edebi bir deneyimdir.
Uzun bir kurguyu kısaltmak veya kısacık bir anı hikayeleştirme fikrini kendimce denemeye başladığım aylar boyunca, onlarla ne yapacağımı bilemeyerek ama bir yandan da edebi anlamda çok da yabana atılır bir şey yapmadığımı bilerek bir dolu hikayeyi kısalttım. Nihayetinde bir blog aracılığıyla elimdeki küçük metinleri okuyucunun beğenisine sunma fikri doğdu.  Kendi metinlerimin haricinde bana kısaltılmış öykü gibi görünen kimi yazar dostların ürünlerine de yer verdim ve bunu yapmayı sürdüreceğim. Hikâyeyi kısa tutmada, kısalığın belli bir ölçütü yok: tek sözcükten ya da tek cümleden oluşanlar da var içlerinde; daha kalabalık cümleleri içeren de; büyük bir kurgunun küçük parçaları şeklinde yazılmış olanlar da. Yazdıklarımın bir kısmının hikâye gibi görünmediğini, bir kısmının şiire benzediğini ve bir kısmının da bir şeye benzemediğini biliyorum. Yine de içimde, belki kontrolüm dışı bir güç, bunu yapmayı zorunlu hissetmeme neden oluyor. Gerçekten başardığıma ikna olana dek, hikâyeleri kısaltmaya devam edeceğim.  Nereden çıktı bu  ‘kısaltılmış hikâyeler’ diye merak edenlerin bilgisine…


Mey