Korku ve
hayret uyandırmak adına tecrübenin birdenbireliğinden ve dolaysızlığından
yararlanan bir adam düşün, dedi. Bütün tanışıklarına karşı aslında onları korku
ve hayrete düşmekten koruyacak kelimelerini büyük bir titizlikle seçen bir
adam. Gerçekleşmesi mukadder bütün felaketleri öngördüğü halde, kendi
yalıtılmışlığının kendisini nasıl bir felakete sürükleyeceğini görememiş
olmasına hayret ettiğim bir adam, dedi. Çünkü kendi felaketini göremeyen bir
kişinin nasıl olup da başka felaketleri ve başkalarının felaketlerini mutlak
bir kesinlikle görebiliyor oluşu, gerçekten de korkulacak bir yanlışa işaret
etmiyor mu, diye sordu.
Dünyada
adlandırılan, resmedilen ya da seslendirilen ne var, insanı heba etmeyen,
dedim. Hiçbir şeyden arınamıyoruz, ne tanımlardan ne kendi adımıza kurban
ettiğimiz başkalarından ne de sonsuz bir rahatlık ve eminlik içinde
tükettiğimiz zamandan, bu yüzden böyle bir adam umurumda değil, dedim.
Kendin için
icat ve inşa ettiğin yalnızlıkları bir başkası için cehenneme dönüştürmede ne
zaman bu kadar ustalaştığımı sordu. Çünkü fazlasıyla mantıklı gelen ölümün
hiçbir işe yaramayacağı çok açık, dedi. Çünkü sana tabiî olan hiçbir şey, seni
başka bir anlam aralığına sürükleyemez, diye kendi sorusunu cevapladı. Aşırıya
vardırdığımız her şeyi sonuna kadar yaşamaya dayanabilirsek nihayetinde kendi
aşırılığımızda gedikler açar ve kendi aşırılığımızın yıkılmaz ve aşılmaz
görünen surlarının teker teker çözüldüğünü görebiliriz, dedi.
Oysa içimde
yankılanan tek bir an yok ki, bir sayıklamadan diğerine savrulmasın, dedim.
Kimsenin örnek almayacağı bir yalnızlık yaşıyorum ve bu yaşantıyı başka
birilerine dayatmıyorum, hatta önerdiğim bile söylenemez, çünkü böyle rahatım,
iyiyim demiyorum rahatım; en azından bütün benliğimi doldurmaya ve zihnimin her
salınışını ve her savruluşunu meşgul etmeye yetecek bir acım var, dedim.
Bunu
çoğaltman ya da katranlaştırman elinde, ama daha fazla azaltman ya da ortadan
kaldırman mümkün değil, dedi.
Kadir Yılmaz