28 Eylül 2013 Cumartesi

Sunak... (6)

Korku ve hayret uyandırmak adına tecrübenin birdenbireliğinden ve dolaysızlığından yararlanan bir adam düşün, dedi. Bütün tanışıklarına karşı aslında onları korku ve hayrete düşmekten koruyacak kelimelerini büyük bir titizlikle seçen bir adam. Gerçekleşmesi mukadder bütün felaketleri öngördüğü halde, kendi yalıtılmışlığının kendisini nasıl bir felakete sürükleyeceğini görememiş olmasına hayret ettiğim bir adam, dedi. Çünkü kendi felaketini göremeyen bir kişinin nasıl olup da başka felaketleri ve başkalarının felaketlerini mutlak bir kesinlikle görebiliyor oluşu, gerçekten de korkulacak bir yanlışa işaret etmiyor mu, diye sordu.
Dünyada adlandırılan, resmedilen ya da seslendirilen ne var, insanı heba etmeyen, dedim. Hiçbir şeyden arınamıyoruz, ne tanımlardan ne kendi adımıza kurban ettiğimiz başkalarından ne de sonsuz bir rahatlık ve eminlik içinde tükettiğimiz zamandan, bu yüzden böyle bir adam umurumda değil, dedim.
Kendin için icat ve inşa ettiğin yalnızlıkları bir başkası için cehenneme dönüştürmede ne zaman bu kadar ustalaştığımı sordu. Çünkü fazlasıyla mantıklı gelen ölümün hiçbir işe yaramayacağı çok açık, dedi. Çünkü sana tabiî olan hiçbir şey, seni başka bir anlam aralığına sürükleyemez, diye kendi sorusunu cevapladı. Aşırıya vardırdığımız her şeyi sonuna kadar yaşamaya dayanabilirsek nihayetinde kendi aşırılığımızda gedikler açar ve kendi aşırılığımızın yıkılmaz ve aşılmaz görünen surlarının teker teker çözüldüğünü görebiliriz, dedi.
Oysa içimde yankılanan tek bir an yok ki, bir sayıklamadan diğerine savrulmasın, dedim. Kimsenin örnek almayacağı bir yalnızlık yaşıyorum ve bu yaşantıyı başka birilerine dayatmıyorum, hatta önerdiğim bile söylenemez, çünkü böyle rahatım, iyiyim demiyorum rahatım; en azından bütün benliğimi doldurmaya ve zihnimin her salınışını ve her savruluşunu meşgul etmeye yetecek bir acım var, dedim.

Bunu çoğaltman ya da katranlaştırman elinde, ama daha fazla azaltman ya da ortadan kaldırman mümkün değil, dedi.

Kadir Yılmaz