Neden öyle,
diyorsun diyorum sihirli aynama. Bak Kant’a.
O da, dıştan bakıca Königsberg kentinin sınırlarına hapsolmuş, bir
mahpusun yaşamı gibi bir yaşam sürdürmüş.
Alakayı kuramadım,
diyor ayna. Alaya yakın bir tını seziyorum sesinde. Aldırmamaya karar verip
sürdürüyorum anlatmayı.
Elbette Kant
kendisini bir mahpus gibi hissetmiyordu, diyorum. Çünkü düşünmek, dünyayla
eksiksiz bir alışveriş içinde düşünmek başlı başına bir mutluluktu.
Ayna sabırsızlıkla
iç geçiriyor. Senin kendini içine hapsettiğin şey bir kent değil, diyor. İnsan bir
mekân değildir.
Canımı sıkıyorsun,
diyorum.
Aynı şiddetle
karşılık veriyor: Sen de benim…
Mey