28 Eylül 2013 Cumartesi

Sanıyorlar...

aynı şehirde olduğumuzu zannediyorlar
ayrı şehirlerde yaşadığımızı sananlar var

buluştuğumuzu, sana siirler okuduğumu
senin mutluluktan mutluluk süzdüğünü
sözcük sözcük, dize dize seni sevdiğimi
sözcük sözcük, dize dize ellerin ellerimde
gözlerim gözlerinde açılıp kapandığını
her akşam bir yerlerde, dudaklarımızda
bir gülümseme, menekşe gibi, çakıl gibi
bir nehir kenarında öylece, suya taş atarak
oturduğumuzu sanıyorlar bu devirde
bazen sıkıntıdan, oturduğum yerde
sen yanımdayken, başım önümde
yere bir şeyler çizdiğimi görüyorlarmış
ikimiz adına acayip üzülüyorlarmış...

kim hangi şehirdeyse orada, o sabah
onlarla uyandığımızı sananalar da var
yaralandığı gün çok yakın geçmişiz
gözün göze değmesiyle ağrısını almışız
böyle hatırlayanlar da var ikimizi
mahkumlara mektup taşırmışız
postacıymışız, iki sevgili olarak
işe başlarmışız şehirlerarasında
başkasının mutluluğu için
kendimizden vazgeçmişiz
sananlar da var...

abartıyorlar:
pencereden dışarı bakarken öyle
suyun saat, saatin su olup aktığı
birimizin diğerimiz için, hatta benim seni
uyandırmadan kahvaltı hazırladığımı
sonra, sofraya seni çağırdığımı
üstünde yep yeni bir sabahla
bir gülümseme, bir incelikle
sofraya oturduğunu
o yerin onlara çok yakın
olduğunu söyleyenler bile var...

bırak sana çay dolduruşumu
ömrümü ekmek gibi sana uzatışımı
senin beni çok çok sevdiğimi sanıyorlar
bir kere de olsa önüme geç sevmekte
karışma bırak böyle bilsinler...

el emeği, göz nuru kendi sevmeleri gibi
radyonun üstünde şarkı dinlemiş dantel gibi
onlardan birini sever gibi seni sevdiğimi
iddia ediyorlar, olsun...
Olsun, ses çıkarma
ürkütme kuşları,
dağın göğsünü yumruklama
suyu alıkoyma yolundan, bırak...

bir fotoğtafa,
bir anıya bakar gibi yalnız duy...

ilk sefer benimle konuştuğunu
ilk öpücüğü bana verdiğini
ilk kez bana mektup yazdığını
ve olmayan bir pencereye oturup
ilk kez benim eve gelişimi beklediğini sanıyorlar
haklılar, yoksa gün nasıl tamalanır
yazısını kim, hangi kalemle yazar
onların tertemiz alınlarına...

bırak bunların hepsini
benim mi sen, yoksa senin mi beni
daha çok sevdiğine mahalle şüpheli
ikiye bolunmuş bu nedenle mahalleli
ülke, hatta dünya ikiye bölünmüş
kutuplardan soğuk haberler geliyormuş...

bırak, böyle desinler...
her insan bir evdir
bir kapı açılır içine
biri karşılar onu
her içeri girdiğinde
Sus
onlarda
beni öldürme
hoş geldin kendine...
.........................................................
(içimden geçti, döktüm buraya...)
.........................................................

Fadıl Öztürk


                                               Avramescu Florin