7 Eylül 2013 Cumartesi

Nabokov’un Öpücüğü…

Üşüyorum. Titreyiş iç’ten ve dış’tan.
Sarsılan; hem bedenim hem ruhum.
O sıra çıkıp geliyor. Elinin sıcağı alnımda. Üşümüşsün, diyor. Başımdaki sallanış, onay mı ateş titremesi mi, belli değil.
Seni ısıtmalıyız, diyor. Lütfen’ e mecalim yok. Anlıyor. Yumuşaklığın ardına gizlenmiş bir sertlik var sesinde.
“ geçmiş en soylu yakacaktır.” diyor ve ardından ekliyor. İşte bu yüzden, “ aşk mektupları yakılmalı.”
Gülümsüyorum. Ateş, ateşte terbiye oluyor. Nihayetinde biraz uyuyorum…


Mey

                                                  Donato Buccella