1 Eylül 2013 Pazar

Satılık, 111 11 11 Kiralık Veya...

hep savaş var
burada hep zorbalık var
burada hep çarpışma var
bu , sonrasız bir savaş ( İ. Bachmann)

Aylardan kasım. Bulutlar telaşlı bir yağmur hazırlığında günlerdir. İnsanlarda garip bir suskunluk var ve caddeler kurumuş yaprakların işgaline uğramış. Her akşam önünden geçtiğimiz balıkçının tezgahındaki balık cesetleri , açlık duyan insanların dışında, kimsenin ilgisini çekmiyor. İlgilenenler ise midelerini doldurmanın açgözlülüğü ile bakıyorlar maviye boyanmış tezgaha.

b u r a d a h e p z o r b a l ı k v a r

Aylardan kasım. Balık cesetleri bir yana hiç kimse bir diğerinin gözlerine içtenlikle bakamıyor ve sıcak yataklarında insanlar, her gece yeni bir cinayet planlıyorlar., kentin ışıklarını kendilerine siper alarak. Hayat yanıp sönen bir ışık gibi oynuyor insanlarla. Kimimiz hoşnutuz bu durumdan fakat bir kısmımız da rahatsız bir bekleyişin içinde, hem de çok uzun zamandır. Biz bekleyenlerdeniz, biz bekleriz. Adını telaffuz etmeden, birbirimize sorular sormadan, beklemeyi bir yaşam tarzı haline getirerek ve geleceği anda duyacağımız mutluluğu düşleyerek bekleriz. Acıkır, susarız, uykumuz gelir, sevişmek ister, ağlarız ama hiç, hiç düşünmeyiz.


b u r a d a h e p ç a r p ı ş m a v a r

Aylardan kasım. İnsanlar hayatlarını çok küçük fiyatlar karşılığında satıyorlar; elden ele dolaşıyor gizli kalması gerekenler. Ya da daha küçük miktarlar karşılığında biraz mutluluk, bir parça heyecan hatta isterseniz küçük umut parçaları kiralayanlar da var. Bu öyle bir pazar ki, hepimiz birer balık cesedine dönüşüyoruz. İstenmeyen, rahatlıkla pazarlanamayan tek şey acı. Hiç kimse ne satın almak istiyor ondan bir parça ne de kiralamak. Ellerinde acı bulunduranlar derin bir umutsuzluk içinde onunla ne yapacaklarını düşünüyorlar. Beklentisiz acı ilanları göze çarpıyor sokaklarda.

satılık
111 11 11
Kiralık
Veya.


Biz bekleyenler, şimdilik ne bir şey satın aldık ne de kiralamayı düşündük, fakat o noktaya giderek yaklaşmakta olduğumuzun bilincinde olmayanımız yok. Nereye kadar direnebilir, daha fazla nasıl kaçabiliriz, diye soruyor kimilerimiz. Bir yanıt aramıyor, bunun için düşünmüyoruz. Yalnızca bekliyoruz daha ne kadar bekleyebileceğimizi hesaplamadan. Günün birinde satmak ya da satın almak zorunda kalmak en büyük korkumuz.


b u , s o n r a s ı z b i r s a v a ş

Aylardan kasım olmasaydı, bir başka mevsimi yaşıyor olsaydı hayat, değişir miydi günlerin akışı ve biz bekleyenler biraz umut kiralamayı düşünmeyebilir miydik? barış, en temiz barış, diye avaz avaz bağıran seyyar satıcıların kısılır mıydı sesleri? örneğin aylardan nisan’ı yaşıyor olsaydı hayat; yanıp sönen ışıklarıyla oynamaz mı olurdu insanlarla? her akşam önünden geçtiğimiz, mavi tezgahında balık cesetleri sergileyen balıkçı dükkanının yanındaki, ”evet” satan mağazaya girip sormalı bunu. Öyle midir acaba?


h e p s a v a ş v a r .


Mey



                                                         Elliott Landy