8 Ocak 2014 Çarşamba

Karşıt Tepki Kurma…

Karşıt tepki kurma diye bir savunma mekanizması var, biliyor musun, diye başladım söze. Haftalar sonra güneşin yüzünü biraz göstermesi üzerine her zaman yürüyüş yapmaya gittiğimiz parktaydık. Benedictus’un sevdiğini belli etmemeye özen gösterdiği o yaban kestanesinin altındaki bankta oturuyorduk.

Savunma mekanizması da ne, dedi şaşkınca.
Bilmiyor musun Benedictus’cum, diye sordum. Hani, Freud filan?

Hayır, manasında başını salladı. İlgisini çekmiş olmalı ki daha çok anlatmam için bekler gibi baktı yüzüme.  Biraz anlattım. Ben anlattıkça onun gözlerindeki bakışın değişimini izlemek hoşuma gidiyordu. Ballandırdıkça ballandırdım. Nihayetinde öfkesini tutamayacağını biliyordum. Bir yerde durdurdu beni.

Şimdilerde insanlar kendilerine söyledikleri yalanlara, savunma mekanizması mı diyorlar yani, diye sordu.
Niye yalan olsun canım, dedim. Zihnimizin bir işlevi bu. Çok eğlendiğimi saklamaya çalışmanın yararı yoktu. Hem saklamak da istemiyordum.

Misal bu karşıt tepki kurmada. Hissettiğin, istediğin, arzun sana acı veriyor, çok olmaz ve yanlış geliyor. Sen de n’apıyorsun?
N’apıyorum, diye sordu merakla.

Arzunun tam tersi davranışlar ortaya koyuyorsun, dedim. Böylece rahatlıyorsun. Hatta bazen aşırıya kaçtığın bile oluyor.

Bakışları giderek dikleşmeye başlayınca. Hazırlan, kızım dedim kendime. Sağlam dur.
Anladığım o ki, diye başladı sakince. İnsanlar savunma mekanizmalarını kendilerine yalan söylemek için kullanıyor.
Buraya kadar sorun edilecek bir şey yoktu. Boşuna endişelenmişim, diye rahatlamaya hazırlanırken konuşmasını sürdürdü:
Ama sen, dedi. Sen onun adına yalan söylemek için kullanıyorsun. Çok tuhaf.
Ayağa kalkıp karşısına geçtim. Bir süre hiçbir şey olmadı. Ardından kendimi tutamayıp;

Kahrolsun psikoloji, dedim. O da hak verir gibi başını salladı düşünceli düşünceli. Uzanıp bir atkestanesi kopardım.  Her şey tuhaf zaten, diye düşündüm. Bunun da bir savunma mekanizması olduğunu görmezden gelsem iyi olacaktı. Görmezden geldim...


Mey