Biliyor
musun aynacım, diyorum. Mutlu olup
olmadığımızı rüzgârın sesinden anlayabilirmişiz. Sihirli aynam, her zamanki nemrutluğunun
aksine, bu gün güleç.
Nasıl yani,
diye soruyor.
Mutsuz
insana evinin korunaksızlığını anımsatırmış rüzgârın sesi, onu kuş
uykularından, huzursuz düşlerinden uyandırarak, diye cevaplıyorum sorusunu. Gülümseme
devam edişini hayra yorsam mı yormasam mı bilemeden dikkatle bakıyorum bana
beni gösteren yüzeyine.
Peki mutlular,
diye soruyor.
Mutlu adam
içinse korunmuşluğun şarkısı imiş, diye atılıyorum. Öfkeli uğultusunda, artık
ona karşı etkisiz olduğunu itiraf eden fısıltıyı da işitirmiş mutlu olanlar. Ben
de rüzgar falı adını verdim bu duruma.
Peki sen,
diye soruyor bu sefer, korkusuzca. Sorunun kaçınılmazlığını biliyorum. Kendim kaşındım
sonuçta.
Bana,
diyorum derin bir nefes alarak. Bu sıralar bana rüzgâr hiç uğramıyor…
Üzülme,
diyor teselli etmek ister gibi. Fırtınayı çağırman yakındır. Başka türlüsü seni
kesmez.
Başka türlüsü
beni kesmez, diye tekrarlıyorum onu. Ardından o beni, sonra ben onu. Birkaç günü
böyle geçiriyoruz. Esintisiz…
Mey
Richard Avedon