16 Ekim 2013 Çarşamba

Akıl ve Tutku…

Tutkularla gerçekleştirilebilecek her şey akılla da gerçekleştirilebilir, diyor. Yüzündeki itiraz kabul etmezlik sinirime dokunuyor.

Sırf bu yüzden, öyle diyorsun ama Benedictus’cum, diye atılıyorum. Bak diyor ki, akıl tutkunun kölesidir. Elimdeki kitabı işaret ediyorum bir yandan da.

Aymazlık, diyor. Neredeyse bağıracak. Bundan duyduğum hazzı artırmak için üsteliyorum.

Bana hiç öyle gelmiyor, haklı bence diyorum.

Sen, diyor. Sesi öfkesini gizleme telaşından olağanüstü derecede yumuşak. Sen, zihnindeki karmaşayı haklı çıkaracak her fikre dogmatik sarılışa meyillisin bi’kere.

Öfkeyle doğruluyorum yerimden. Neredeyse bağıracağımı bildiğimden, sen tutkudan ne anlarsın, diye fısıldıyorum.

Sen ne anlarsın, diye soruyor. Gülümsemesi çıldırtıcı
.
Yazabilirim, diyorum biçareliğimin farkında.

O kadar işte, diyor.
O kadar işte, diyorum.

‘ o kadar’la kalıyoruz. Bir süre…


Mey


                                                      Fazlı Karakıya