8 Mayıs 2014 Perşembe

“ Ve Şarkılar Bitince Ölmek İstiyoruz Cazla Birlikte…”*

Tınıyı var etmemişlerin, ona mecbur bir ömrü sürükledikleri hikayelerden birinin içinde rastlaştılar. Şans yoksunu insanların yaşadığı bir ülkenin birbirine uzak kentlerinde başladıkları yaşamın, belli bir noktasında, yakın’ın uzak’tan farkını öğrenmeye yazgılı olduklarının bilincine varmaları, ömürlerinin tam ortasına denk gelmişti. Yaşanmamış ne kaldı ki, güveninin bedenlerine oturmuşluğunun çoktandır bilincinde olmalarından kaynaklı bilmişlikleri; birbirilerine yönelmiş bir hoşnutsuzlukla başlattı hikayenin onları ilgilendiren kısmını.

İlişki insan öğrenmektir, konulu hikayelerinin nerede ve nasıl başladığına dair sorulara hiçbir zaman aynı cevabı verememiş olmalarının yarattığı kuşku; hikayenin cazla ilgisinin ortaklığında hiçleniyor ve dinleyenin de cazın cazibesine kapılmasına neden oluyordu.

Kadın hikayenin bir şiirin içinden çıktığı konusunda ısrarcı iken, adama bakarsanız o, daha çok şiire öykünmüş bir novellaydı. O şey her neydiyse, anlaştıkları noktalardan biri iyi olmadığıydı.  Diğeri ise, edebi değerinin yarattığı düş kırıklığını telafi eden caz’ın baş döndürücülüğüydü. Kadının, caz olmasaydı birbirlerini fark etmeyecekleri yönündeki iddiası, adamın yüzünde alaycı bir gülüşe neden olarak gerilimin artmasına neden oluyordu. Onları bir araya getiren yazılı sözün kifayetsizliği belirginleşirken yükselmeye başlayan caz’ın, birbirlerinden hoşlanmadıklarını düşünen bu iki insanın tenlerinde baş gösteren karıncalanmanın temel nedeni gibi görünüyordu.

Ve dansın, kimin önerisiyle – nasıl başladığının önemli olmadığını söyleseler de, bu konuda da uzlaşamadıkları açıkça ortadaydı. Ama caz gibi, dans da reddedilemez bir gerçeklik olarak orada öylece duruyordu. Dansın şiiri andıran bir yanı olduğunu düşünen adamdı. Kadının bakışında ise dans, güvenilir bir öngörüydü. Olabileceği bilmeyi mümkün kılan bir çıkış noktası. Dans süresince neler olduğu konusunda, her ikisinin de dürüst davranmadıkları hikayenin izleyicilerinin emin oldukları tek konu gibiydi.

Caz dahi olsa, hiçbir şarkı sonsuzca sürmez. Biteceğini bildikleri bir salınışın içinde bunu bilmez değillerdi elbette. Bilmek eylemenin ve duymanın şeklini vermez çoğunlukla, düşünülenin aksine. Bilmek kimin razı gelmektir. Razı geldiler. Caz izin verdiği ölçüde duyumsamanın ve eylemenin tadımlık hazzına sarılıp; şarkıya itaat ettiler. Şarkının sonunun hikayenin de sonlanması anlamına gelişinin verdiği tedirginliği birbirlerinden gizlediler bir caz boyu. Bir de “ ve şarkılar bitince ölmek istiyoruz cazla birlikte…” düşüncesinin kalplerine gelip yerleştiğini. Bir caz boyu…

Mey

*  Mafika Pascal Gwala dizesi.



                                Mirjam Appelhof