27 Mayıs 2014 Salı

His…

İçimde kötü bir his var, dedim. İçimde kötü bir his vardı.
Bunu yüksek sesle söylersem azalır, diye düşündüm.  
Seni kim duyacak, sorusunu es geçip içimdeki hissin; şu çekilirken alacalanan güne, az önce sularını verirken yapraklarını okşadığım beyaz karanfille küpe çiçeğine, birer ikişer seslerini duyurmaya başlayan gece ötücülerine, dolma kalemden bileğime bulaşmış mürekkep lekesine; sahipsiz kalacağını bilerek yazıp bir köşeye attığım mektuba, zihni ikna etmeyi kalbi etmekten üstün tutuşuma, kendi sesimi duymaya tahammülsüzlüğümden bütün gün çalan telefonları açmayışıma; unutursam korkusuyla kalbime, zihnime, en sevdiğim kitabın iç kapağına ve acı yeşil cildi olan o defterin ilk sayfasına not düştüğüm o kısacık şiire; yüzlerce öykücüğün arasına gizlediğim o ada değmeyeceğini bilerek;
içimde kötü bir his var, dedim. Vardı. O his...


Mey