26 Şubat 2014 Çarşamba

Tersine Matruşka…

Durdu ve baktı kendine. Kendindeki o şeye. Şiddetli, kıymetli ve güzel bir şeydi gördüğü.
Olmaz bu böyle, dedi. Saklamalı onu.
Özlemi bir yana bırakıp öfkeyi aldı, elinin altındaydı zaten. Örtündü.  Öfke sızdırır, diye düşündü. Şurada bir yerde duruyordu aldanmışlığı, öfkenin üstüne kapattı onu da.
Yeniden baktı az geri çekilip. Yetmezdi.
Geri dönülmezlik, aldanmışlığı kaplayacaktı güzelce. Kim bir dönüşsüzlüğü affedebilirdi ki. Bağışlamazlık yerleşti dönüşsüzlüğün üzerine.
Bir şey eksik, diye düşündü görüntüsüne bakarken. Derken buldu. Aldırışsızlık. O da var. Son süs’üm, dedi gülerek. Aldı geçirdi üstüne.
Şimdi memnundu gördüğünden. Güvenlik hissiyle gülümsedi. Derinde ve öz’de kalana gitti aklı bir an. Üstündekilerin ağırlığı binecek gibi oldu omzuna. Silkindi. Avuttu kendini. Bak, dedi böyle ruhun kalabalık görünüyor. Onayla salladı başını, ilk ve son itirafını yaptı aynadaki aksine:  Kalabalık ve boş…


Mey