17 Mart 2014 Pazartesi

A Bao A Qu...

Zamanın ta başından beri, zafer kulesi'nin merdiveninde insan ruhunun en ince tonlarına duyarlı bir yaratık yaşardı ve a bao a qu adıyla tanınırdı. Genellikle merdivenin ilk basamağında hareketsiz yatar, ta ki biri yaklaşıp içindeki o gizli yaşam uyanana ve yaratığın derinliklerindeki iç ışık parlayana kadar. o dakka, bedeni ve neredeyse yarı şeffaf derisi kıpırdanmaya başlar. Ama biri gelir de, bu döne döne yükselen merdiveni tırmanmaya koyulursa, işte o zaman, a bao a qu kendine gelir ve ziyaretçinin hemen ardına geçip, kıvrılan basamakların nesillerce hacının adımlarıyla iyiden iyiye yıpranmış olan dış tarafını tutardı. Her basamakta yaratığın rengi daha bir koyulaşır, biçimi mükemmele yaklaşır ve saçtığı mavimsi ışık gittikçe parlaklaşır. Ama yaratık gerçek biçimine ancak en üst basamakta kavuşur, o zaman tırmanan kişi nirvana'ya ermiş demektir ve hareketleri kesinlikle gölge yaratmaz. Aksi takdirde, a bao a qu kulenin tepesine varmadan bocalar, felç olmuştur sanki, bedeni eksik, maviliği gitgide daha soluk ve ışığı titrektir. Yaratık bütün olamadığı zaman acı çeker ve zar zor işitilen, ipek hışırtısına benzer bir sesle inler. Ömrü kısadır, gezgin kuleden iner nmez a bao a qu tekerlenip merdivenin dibine kadaryuvarlanır ve orada, bitkin, neredeyse biçimsiz halde, sonraki ziyaretçiyi bekler. Söylenenlere bakılırsa, ancak merdivenin ortasına vardığında yaratığın dokunaçları görünmeye başlar. Ayrıca yaratığın bütün bedeniyle görülebildiği ve dokunulduğunda, derisinin şeftali kabuğu hissi uyandırdığı söylenir.


A bao a qu yüzyıllardır terasa yalnızca bir kez ulaşmıştır.

J. L. Borges / Düşsel Varlıklar Kitabı


                                        Arno Rafael Minkkinen