19 Mart 2015 Perşembe

Özlemeye Acemi...

Bilmiyorsun, dedi. Durdu. Bakışları sakin kalmamı salık verir gibiydi.
Neyi, diye sordum bilmediğim çokça şey olduğunu bildiğimden. Bu noktada gözlerini yüzüme dikecek, beni hazırlamaya çalışacaktı. Hazırdım oysa.
Tekrar sordum: Neyi bilmiyorum?
Ne olacaksa olsun, bakışlarını tanıdım ve sıkı durdum.
Özlemeyi, dedi.
Yeterince sıkı durmayı da bilmiyorum galiba, diye geçirdim içimden.
Özlemeyi? Yineledim onu ama soruydu aslında.
Bir şey demeyecekti artık. Yapacağını yapmıştı. Susacaktık.
Sessizlik düşünceye davettir. Düşünecektim elbette.
Adının aklımdan geçmediği bir gün olup olmadığını örneğin. Doğadaki her değişmenin bana ettiklerinin sesinle bir ilgisi olduğundan şüphelenişimi sonra. Rüyanın yinelendiği uykulardan öfkeyle uyandığım sabahları; tüm çabama karşın, öykülerime bir noktadan girişini ve sana söyleyemediğim için kendimden de gizlediğim o delilikleri...
Haklı olabilirsin, diye seslendim sonunda. Dışarıyı izlemeyi bırakıp benden yana döndü. anlayışlı bir gülümseyiş titriyordu vicdanında.
Belki de bilmiyorumdur, dedim. Özlemeyi. Sesimde gıdım öfke yoktu...

Mey