Düşüncesin,
dedi ilk konuşan. Beriki susuyordu. Devam etti sesi olan: düşüncesin... Bir
düşünceden ibaretsin. Gerçek değilsin. Zihnimde dolanıp duran bir yanı iyi,
diğer yanı kötü bir fikirsin.
Susan
susuyordu öylece. Durup, susuyordu ya da susup duruyordu. Düşünüyordu bir
yandan da besbelli. Bir düşünce olmanın anlamını belki. Belki de
anlamsızlığını... Hareketlendi sonra, gideyazacaktı ki, zihni yakın komşusu
Wittgenstein, düştü aklına. Cevap ardından geldi:
Bir düşünce isem,
Dil’im olup
Örtsene üstümü...
Kendine
sakladı cevabı. Düşünceler konuşamaz ki, diye düşünüyordu aynı anda da.
Durmaya, durup susmaya devam etti. Tek fark,
belli belirsiz gülümsüyor olmasıydı.
Belirsiz
gülüşü fark etmeyen beriki, hafif öfkeli, “söylediklerimi anlıyor musun?” diye
sordu. Öteki kendinden memnun durmaya devam etti.
Mey
Raphael Guarino