9 Haziran 2014 Pazartesi

Aşkın Arılığı...

Aslında mekanın neresi olacağına dair birlikte karar vermiş ve programımızı en ince ayrıntısına kadar tasarlamış olsak da, şu anda düşünüyorum da, nedense mekan tamamen silinmiş, zamansa yitip gitmiş.
Hatırladığım puslu bir ikindiydi, ezan sesi uzaktan duyulmaktaydı. Geniş bir masada karşılıklı oturuyorduk. O masanın hafızamda kalması bile şu an bana garip gelmekte. Her şey öylesine silinmiş ki, bunu anlatabilmem sahiden zor. Çok zor.
İlkin, innuendonun ve camelin, jako'nun teninde buluşması, burnuma çalıyor. Sonrasında bunun yerini belirsizlik alıyor. Hiç bilmediğim tanımsız bir koku bu. Yoğun. Boşluğun yoğunluğu. Hem çarpıcı. Hem de uzaklaştırıcı. Göğsümdeki enjoueu da silen. Hatırladığım, ellerimi tutuyor, yumuşacık. Gözlerimin içine bakarak bana;
"sana hayatımın tek kadını ol, ben de tek erkeğin olayım, diyemiyorum. Şimdi, yaşantımın bu aşamasında herhangi bir karar alabilecek noktada değilim. İleride ne olabilir bunu inan ben de bilmiyorum. Ancak hani nasıl anlatsam, bilemiyorum korkuyorum. İnan bana bu sevginin pürpak kalması ancak birbirimize uzaklıkla mümkün olur, şu aşamada, bence en doğru yolu bu" diyor.
Şimdi, ardından geçen bu yetmiş iki saat sonunda. Hala donmuş bir biçimde tek noktaya bakıyorum. Ne zaman bu katatonik durumdan kurtulacağım. Beni, ne yeniden hayata döndürecek bilmiyorum. İçimde incecik bir kan sızmakta. Bazı ellerime hafifçe sızsa da, hep içeride kendini tutmayı şimdilik başarmakta.
Açıkçası, ilk gün gözlerimden akan yaşlar, şimdi giderek içimde kurumakta ve bir pınarın yer yer çatlayan mecrasına benzemekte.
Haklı! jako örselenmemeli. Onu korumalı, ilişkinin kirlenmesine yol açacak şeyleri önlemeli ve bu ilişkinin böylesine arık kalmasını sağlamalıyım. İçimi kanatan, içimi boydan boya yırtan, kurutan, deşen, sürgit soluğumu engelleyen bu durum, aşkımızın arılığı için, sözlerine, ne doğru bir gerekçe.
Ülkemdeki tüm kadınların durduğu yerden, ne yukarıda ne de daha az aşağıda, yaşadığım bu aşkı, aşkın arılığına teslim edip, kanayan ellerimin üzerine kapanıyorum.

Saba Kırer

Jako’ ya Mektuplar