10 Aralık 2017 Pazar

Kendimize Dair

Nahoş bir sakınımdı,
kendimizi - sözümüze mukayyet olalım - tutmak.

Bakışınız, derdi bir dilenci. O, yangın gözlü
bakışınız.
Bir bardak su vermez misiniz?

Kışkırtıcı bir duyumdu,
kendimizde - kendimiz yerin dibine batsın - sırrı
parlatmak.

Susuyorsunuz, derdi o arsız dilenci. Susuşunuz
sığ suda boğulmak.
Bir el uzatmaz mısınız?

Ve yine;
daraltılmış bir oluştu kaygımız,
kendimizin - kendimizin canı cehenneme - suflörü
hevesli belleğimizden çok çektik.

Konuşuyorsunuz, derdi haddini aşmış dilenci. Alev
sözlü ağzınız.
Gülüşünüzle soğutmaz mısınız?

Yalın olandan çekinirdik,
kendimizi - kendimizsiz kalasıya ve durmaksızın - süslerdik.

Görünmüyorsunuz, derdi bunalmışlığımızın dilencisi.
Yüzünüzü göğsüme gömmez misiniz?

Ve bi'de;
marazlı arzunun gölgesiydik. Kendimize - beter olsun kendimiz - birkaç beden büyük
varlığımızı sürükledik.

Islaksınız, derdi fütursuz dilenci. Aynı ırmaklara bu kaçıncı girmekliğiniz?
Artık gider misiniz?


Mey