Özledim,
desem. Neyi özledim?
Neyi özlediğimi
demesem ama bilsem neyi özlediğimi. Misal, gülüşlerinin arasına yerleştirdiği o
tuhaf sembolleri. Ya da kendimce komik bir şey anlatırken, onun ciddi cevaplar
sıralayışının daha komik oluşunu özlediğimi, buz gibi bilsem.
Özledim demeyeyim.
Ne peki?
Sessizlik canımı
sıkıyor, desem. Sessizliğin olasılığı sarmalayan bir büyüsü olduğunu gizlemiş
mi olurum? Ya da sessizliğin içinde ses biriktiren devasa bir zulaya
dönüştüğünü açık mı etmiş olurum?
Sessizlik canımı
sıkıyor, demeyeyim.
Bilmediğim bir
yolda el yordamıyla yürüyorum, desem. Bulur mu, eliyle koymuş gibi,
kaybolmuşluğumun sözlerini?
Bilmediğim bir
yolda el yordamıyla yürüyorum, demeyeyim.
Ne diyeyim?
Bir şey
demiyorum sana, desem.
Bir şey
demeden de olmaz ki. Öyle mektup yazılmaz ki…
Mey