30 Ekim 2013 Çarşamba

Günaydın ve İyi Uykular Niyetine…

Uyandıktan hemen sonra ve uyumadan az önce harfleri onun için koyuyorum yan yana, dedi. Dediğinden çok, bunları derken yüzündeki ifadeye kapılıp gidecek gibiydim.

O’na söyledin mi peki bunu, diye sordum. Kıskandığımı belli etmemek zordu. Etmedim yine de. Zaten buna dikkat edecek değildi. İnsan umurunda olanı dikkatle izlerdi. Derin bir soluk aldığını ve gözlerinin parlamaya başladığını söyleyebilirim.

Gerek yok, dedi. Herhangi bir şeyin söylenmesi gerekmiyor. Ne benim sözcüklerimin yöneldiği adresi neresi olduğunu ne de onun uyandıktan hemen sonra ve uyumadan hemen önce onları okumakta olduğunu.

Öyle mi, dedim. Bunu söylerken ki hislerimin kimse için önemi yoktu.
Öyle, dedi. Tutkuyla yazan ve okuyanın birbiriyle konuşmaya ihtiyacı yoktur.
Öyle galiba, diye hak verdim.

Öyle, diyerek söylediklerini pekiştirdi. Artık bu konudan bahsetmek istemiyordum. Sustum...

Mey