20 Aralık 2013 Cuma

Uzun Ömürler Şehri...

"kısa ömürlü kardeşlerin anısına"

I.

Sonsuzluk yaşındaydı / açtı şehrin kapısını / yorgunluğu girdi önce içeri / yıkıldı yere / ölü yorgunluğa bakıp, güldü çocuklar / çocuklar dünya güzeli kahkaha / öpücük yağmuru / baharda dünya...

Diriliği girdi sonra içeri / durdu şehrin kapısında / bir çocuklara baktı / çevirdi başını / bir de düne

Mutluluk özlem olmaktan çıkmış artık
Korkusuzca oynuyorlar dolunay akşamları
Gecelerin bile sevildiği dünyada
Zamanından önce doğsun demiyorlar güneş

Yarımacıklı gülüşle selamladı geçmişi / çocuklar, dedi / kısa ömürlü kardeşlerin anısına / koyalım bu şehrin adını uzun ömürler şehri

Gözlerinde ağlanmamış ölüler yatıyor
Bak kardeşim
Bu dünya seninle dönüyor
Bu şehir seninle kuruldu
Yaşanmamış güzelliklere gülüyordu gözlerin
Gözlerin kardeşim dünya oldu

Bağırdı çocuklar / ağızları gökyüzü açıklığında / yürek atışlarıyla bozuldu sessizlik / küçük yumruklar kalktı havaya / koyalım, dediler, bu şehrin adını uzun ömürler şehri / olsun, dediler, bu şehir koca dünyanın başşehri

Bana verilmiş sözün var,
unutma
Birlikte gireceğiz o şehre
Ölülerimizden artakalan canımızı
Öyküleyip, sunacağız yaşayanlara
Sonra, dolaşacağız sokaklarında o şehrin
Yüzyıllardır özlemini çektiğimiz
Küçük adımların
yorulmaz duyarlığıyla

Düşündü / bundan kaç yüzyıl önce / yazıyordu ak sakallı bir adam / yaşamın değerini, geçmişin geleceğini / dili, hepimizin dili / sözü, hepimizin sözü / bugünün gümüş yüzü / çağırıyordu dünyayı döndürmeye / üretken gücü

Sen de tut ucundan dünyanın döndür
Daha hızlı döndür
Daha daha hızlı döndür
Dökülsün bütün pislikler
Yalanlar dualar ağzıkalabalık konuşmalar
Umarsız kahkahalar dökülsün
Sen de tut ucundan dünyanın
tut
Daha sıkı tut
Daha
daha sıkı tut
Tut ki
Sevginin ekseninde dönsün

Biliyordu / döner de dönerdi dünya / fabrikalar siren düdüklerinde / sonsuz devirde çarklar / topraklar ekin ekin patlamada / boşa konuştuğumu sanma / bak şimdiki dünyaya / doğuma hazırlanıyor analar

Bana bir dünya doğur sevgilim
Mutluluğun çelişkilerinde bir dünya
Sevinçleri şehir şehir

Ağrılar içinde dünya / kapılar kırılmakta, camlar / sonsuzluk yaşındadır savaşan / gözlerinde döner geçmiş dünya / gözlerinde döner yaşanan dünya / gözlerinde döner gelecek dünya / gözlerinde dünya dönüyor / bize dönüyor dünya





II

Yaşadığımız şehirdir bu bizim
Bu bizim öldüğümüz şehirdir
Bu şehir ki
Uzun ömürler şehri'nin
İnsan iskeletleriyle
Atılan temelidir

Kimlerdir dolaşan sokakları / bu susturulmuş şehirde, kimlerdir ıslık çalan / bu gece hiç doğan yok mu / hep ölündü mü bu gece / desene, sabaha cenazemiz çok yine / yine taşıyacak kollarımız acı ağırlıkları / bunu biliyoruz / biliyoruz ya / tünel açıp, iskele kurarken işçiler / rayları niye ter keder trenler / gemiler neden karaya oturur / işte, bunu bilmiyoruz / desene, yine döğüşeceğiz kendimizle / ama niye kendimizle / bırak bana kurşun sıkmayı, beni öldürmeyi bırak / nerede makinist, kaptan nerede / bu şehir kimsesiz değil / bu şehir, kalabalıklar şehri / makinist, makine başına / kaptan, dümen başına / yolcular var taşınacak / bu şehir baştan kurulacak

Geceleri gülmek yasaksa bize
Bize şehirlerce gülmek yasaksa
Geceleri de değiştiririz
Şehirleri de

Bu şehir resimlerle donatılmış / bu şehir nasıl bir şehirdir ki, insanları hep resimlere sığınmış / çerçeveler içinde sıkışıp kalmış bu şehir

Ne zaman gördüysem seni
Hep tablolardasın
Sen hep resimlerde mi gülersin yaşlı kadın
Sen hep resimlerde mi güleceksin yaşlı kadın
Sen hiç yırtmayacak mısın ince gergin tuvalini
Sen hiç bağırmayacak mısın
Benim de dünyada yerim var sizin gibi

Açılın
Dökülmüş dişlerimle dünya meyvelerinden yiyeceğim
Ağaçlar altında kahkahalarla güleceğim
Hem de öyle bir güleceğim ki
Tüm suskun resimler konuşacak
Yırtılacak ince gergin tuvaller
Çürük çerçeveler kırılacak
Şaşıracak ressamlar, sergiler şaşıracak
Bizim de
Bizim de dünyada yerimiz olacak sizin gibi

Sen hep
Sen hep
Sen hep
Resim mi olacaksın yaşlı kadın

Sen hiç
Sen hiç
Sen hiç
Yaşamayacak mısın

Hiçbir şeyi geride bırakmadan yürüyorum sokakları / varsın üzüntüler sürüklensin peşimden / bana düşen görev ne / uzanmak için geleceğin şehrine

Ben içimde taşıdım hep o şehri
Yaşarken bu şehrin kanlı sokaklarında
Koştum, koştum o şehirde, mutluluk doluydu içim
İşte, bunu anlatmaya çalıştım yılgın kardeşime
O şehrin mutluluk çığlıklarını duysun diye
O şehrin mutluluk çığlıklarını duysun diye
duysun diye

Ben gördüm o şehri diyorum, inanın
inanın gördüm
Gördüm diyorum size
Ölen kardeşlerimin gözlerindeydi o şehir
Neden inanmıyorsunuz bana
Neden değiştirmiyorsunuz gözlerinizi
İşte, bunu anlatmaya çalışıyorum size
Değiştirin gözlerinizi
Değiştirin ellerinizi
Değiştirin kendinizi
Değiştirin de
gelin
birlikte kuralım şehrimizi





III.

Durdular şehrin çıkışında / gülümseyerek konuştu sonsuzluk yaşındaki / dedi, gitmenin zamanıdır yeni çağlara

Ben o günlerden geldim
Haritaların paramparça olduğu günlerden
Kaldırın yorgunluğumu, gömün
Kanlı şehirlerin kokusu var onda
üstünüze sinmesin
Kaldırın, gömün yorgunluğumu
Kanlı şehirlerin görüntüsü var onda
gözleriniz kirlenmesin
Yorgunluğumu kaldırın, gömün
Korkmayın, ağlamam
Biliyorum
Acılar yok olmaya zorunludur
Yoksa nasıl doğardı mutluluklar

Usulca çıkıyor şehirden sonsuzluk yaşındakinin diriliği / ölü yorgunluğu gömüyor çocuklar / yeni yorgunluğa doğru yürüyor zaman / bir şarkıyla akarak...

Kıvılcım Vafi