"kısa
ömürlü kardeşlerin anısına"
I.
Sonsuzluk
yaşındaydı / açtı şehrin kapısını / yorgunluğu girdi önce içeri / yıkıldı yere
/ ölü yorgunluğa bakıp, güldü çocuklar / çocuklar dünya güzeli kahkaha / öpücük
yağmuru / baharda dünya...
Diriliği
girdi sonra içeri / durdu şehrin kapısında / bir çocuklara baktı / çevirdi
başını / bir de düne
Mutluluk
özlem olmaktan çıkmış artık
Korkusuzca
oynuyorlar dolunay akşamları
Gecelerin
bile sevildiği dünyada
Zamanından
önce doğsun demiyorlar güneş
Yarımacıklı
gülüşle selamladı geçmişi / çocuklar, dedi / kısa ömürlü kardeşlerin anısına /
koyalım bu şehrin adını uzun ömürler şehri
Gözlerinde
ağlanmamış ölüler yatıyor
Bak kardeşim
Bu dünya
seninle dönüyor
Bu şehir
seninle kuruldu
Yaşanmamış
güzelliklere gülüyordu gözlerin
Gözlerin
kardeşim dünya oldu
Bağırdı
çocuklar / ağızları gökyüzü açıklığında / yürek atışlarıyla bozuldu sessizlik /
küçük yumruklar kalktı havaya / koyalım, dediler, bu şehrin adını uzun ömürler
şehri / olsun, dediler, bu şehir koca dünyanın başşehri
Bana
verilmiş sözün var,
unutma
Birlikte
gireceğiz o şehre
Ölülerimizden
artakalan canımızı
Öyküleyip,
sunacağız yaşayanlara
Sonra,
dolaşacağız sokaklarında o şehrin
Yüzyıllardır
özlemini çektiğimiz
Küçük
adımların
yorulmaz
duyarlığıyla
Düşündü /
bundan kaç yüzyıl önce / yazıyordu ak sakallı bir adam / yaşamın değerini,
geçmişin geleceğini / dili, hepimizin dili / sözü, hepimizin sözü / bugünün
gümüş yüzü / çağırıyordu dünyayı döndürmeye / üretken gücü
Sen de tut
ucundan dünyanın döndür
Daha hızlı
döndür
Daha daha
hızlı döndür
Dökülsün
bütün pislikler
Yalanlar
dualar ağzıkalabalık konuşmalar
Umarsız
kahkahalar dökülsün
Sen de tut
ucundan dünyanın
tut
Daha sıkı
tut
Daha
daha sıkı
tut
Tut ki
Sevginin
ekseninde dönsün
Biliyordu /
döner de dönerdi dünya / fabrikalar siren düdüklerinde / sonsuz devirde çarklar
/ topraklar ekin ekin patlamada / boşa konuştuğumu sanma / bak şimdiki dünyaya
/ doğuma hazırlanıyor analar
Bana bir
dünya doğur sevgilim
Mutluluğun
çelişkilerinde bir dünya
Sevinçleri
şehir şehir
Ağrılar
içinde dünya / kapılar kırılmakta, camlar / sonsuzluk yaşındadır savaşan /
gözlerinde döner geçmiş dünya / gözlerinde döner yaşanan dünya / gözlerinde
döner gelecek dünya / gözlerinde dünya dönüyor / bize dönüyor dünya
II
Yaşadığımız
şehirdir bu bizim
Bu bizim
öldüğümüz şehirdir
Bu şehir ki
Uzun ömürler
şehri'nin
İnsan
iskeletleriyle
Atılan temelidir
Kimlerdir
dolaşan sokakları / bu susturulmuş şehirde, kimlerdir ıslık çalan / bu gece hiç
doğan yok mu / hep ölündü mü bu gece / desene, sabaha cenazemiz çok yine / yine
taşıyacak kollarımız acı ağırlıkları / bunu biliyoruz / biliyoruz ya / tünel açıp,
iskele kurarken işçiler / rayları niye ter keder trenler / gemiler neden karaya
oturur / işte, bunu bilmiyoruz / desene, yine döğüşeceğiz kendimizle / ama niye
kendimizle / bırak bana kurşun sıkmayı, beni öldürmeyi bırak / nerede makinist,
kaptan nerede / bu şehir kimsesiz değil / bu şehir, kalabalıklar şehri /
makinist, makine başına / kaptan, dümen başına / yolcular var taşınacak / bu
şehir baştan kurulacak
Geceleri
gülmek yasaksa bize
Bize
şehirlerce gülmek yasaksa
Geceleri de
değiştiririz
Şehirleri de
Bu şehir
resimlerle donatılmış / bu şehir nasıl bir şehirdir ki, insanları hep resimlere
sığınmış / çerçeveler içinde sıkışıp kalmış bu şehir
Ne zaman
gördüysem seni
Hep
tablolardasın
Sen hep
resimlerde mi gülersin yaşlı kadın
Sen hep
resimlerde mi güleceksin yaşlı kadın
Sen hiç
yırtmayacak mısın ince gergin tuvalini
Sen hiç
bağırmayacak mısın
Benim de
dünyada yerim var sizin gibi
Açılın
Dökülmüş
dişlerimle dünya meyvelerinden yiyeceğim
Ağaçlar
altında kahkahalarla güleceğim
Hem de öyle
bir güleceğim ki
Tüm suskun
resimler konuşacak
Yırtılacak
ince gergin tuvaller
Çürük
çerçeveler kırılacak
Şaşıracak
ressamlar, sergiler şaşıracak
Bizim de
Bizim de
dünyada yerimiz olacak sizin gibi
Sen hep
Sen hep
Sen hep
Resim mi
olacaksın yaşlı kadın
Sen hiç
Sen hiç
Sen hiç
Yaşamayacak
mısın
Hiçbir şeyi
geride bırakmadan yürüyorum sokakları / varsın üzüntüler sürüklensin peşimden /
bana düşen görev ne / uzanmak için geleceğin şehrine
Ben içimde
taşıdım hep o şehri
Yaşarken bu
şehrin kanlı sokaklarında
Koştum,
koştum o şehirde, mutluluk doluydu içim
İşte, bunu
anlatmaya çalıştım yılgın kardeşime
O şehrin
mutluluk çığlıklarını duysun diye
O şehrin
mutluluk çığlıklarını duysun diye
duysun diye
Ben gördüm o
şehri diyorum, inanın
inanın
gördüm
Gördüm
diyorum size
Ölen
kardeşlerimin gözlerindeydi o şehir
Neden
inanmıyorsunuz bana
Neden
değiştirmiyorsunuz gözlerinizi
İşte, bunu
anlatmaya çalışıyorum size
Değiştirin
gözlerinizi
Değiştirin
ellerinizi
Değiştirin
kendinizi
Değiştirin
de
gelin
birlikte
kuralım şehrimizi
III.
Durdular
şehrin çıkışında / gülümseyerek konuştu sonsuzluk yaşındaki / dedi, gitmenin
zamanıdır yeni çağlara
Ben o
günlerden geldim
Haritaların
paramparça olduğu günlerden
Kaldırın
yorgunluğumu, gömün
Kanlı
şehirlerin kokusu var onda
üstünüze
sinmesin
Kaldırın,
gömün yorgunluğumu
Kanlı
şehirlerin görüntüsü var onda
gözleriniz
kirlenmesin
Yorgunluğumu
kaldırın, gömün
Korkmayın,
ağlamam
Biliyorum
Acılar yok
olmaya zorunludur
Yoksa nasıl doğardı
mutluluklar
Usulca
çıkıyor şehirden sonsuzluk yaşındakinin diriliği / ölü yorgunluğu gömüyor
çocuklar / yeni yorgunluğa doğru yürüyor zaman / bir şarkıyla akarak...
Kıvılcım Vafi