Kırılan her
şey bir ses verir dünyaya, dedi.
Bunun sırası
değil şimdi, diye düşündüğümü belli eder gibi baktıysam da etkisi olmadı. Diyeceğini
diyecekti. Bekledim.
Peki, bir
kalp kırılırken ses çıkarır mı hiç düşündün mü, diye devam etti. Ya da kim
duyar o sesi?
Sorunun
yöneldiği şey olduğumu biliyordum. O da soru ve cevabı gereksiz bulduğumu
biliyordu. Bunca bilinirlik arasında konuşmak yerine, elimdeki kurumuş dal
parçasını küçük parçalar halinde kırışımı gülümseyerek izliyordu.
Sessizlik, sesi
olduğundan daha duyulur kılıyordu. Sadece dinledik: Çıt…Çıt… Çıt…
Mey