Yarayı zaman onarır, dedi. Çek elini oradan.
Çektim çaresiz. Boş kalan elimde ıssızlaşmışlığın soğukluğı titredi ilkin. Bunu söylemek veya söylememek çare mi, bilemeden öylece baktım yüzüne.
Şimdi ben ne yapacağım sorusu saçlarımdan dökülüp yere düşünce ikimiz de gözlerimizle takip ettik zeminde dağılıp gidişini.
Şimdi ben ne yapacağım'ı seslendirmişliğimi o konuşana dek fark etmemiştim.
Diyordu ki;
şimdi sen, nerede denk gelirsen orada, yalnızlığından öpeceksin onu.
Gülümsedim.
Şimdi yapacak bir şey vardı. Dudaklarımı yalayıp, büyük bir öpüşe hazırlandım...
Mey
Steve de Viliers