Düş dağıtıcısı ile masal kurucusunun yolları nerede kesişir,
diye sordu.
Yapma, dedim. Ne gereksiz sorular bunlar!
Cidden, dedi. Düşün hangi gerçeklik buluşturur onları?
Düşündüm. Hangi gerçeklik? Hangi? Gerçeklik?
Hiçbir gerçeklik kabul etmez onları, dedim sonunda işin
içinden çıkamayarak.
Yanılıyorsun, cevabını yapıştırdı.
Nedenmiş, diye itiraz ettim. Madem cevabı biliyorsun; sen
söyle o vakit!
Bir büyük gitme’de buluşurlar, dedi. Boş bakışlarıma aldırıyor gibi değildi. Kısa bir duraklamanın ardından ekledi: Teselli için.
Neyi teselli, diye sorarken alacağım cevaba, bir şarkıyı
siper etmeye başlamıştım bile.
Gerçeği, dedi.
Gerçeği, diye yineledim onu. Neyse ki bir şarkının teselliye
ihtiyacı yoktur, diye düşündüğümü ise söylemedim. Düş dağıtıcısı ile masal
kurucusunun bunu kendi başlarına keşfetmeleri gerekecekti. Onlardan yana
umutluydum. Gerçek ise umurumda değildi…
Mey
Sarah Lawrie