Şurada bir bekleyiş,
orada bir ağaç sırtının kabuklu sert imgesi,
yağmurun sesi cebimde,
rüyaları ince bir defterin solgun sayfalarında saklı tutup;
ısrarcı bir şarkıyı susturma çabasının yorgunluğunu
yaşamanın hay huyuna teslim edip,
bulabildiğim herhangi bir neşe kırıntısının peşine düşüp bir
olmayışı soluyor,
kitap cümleleriyle oyaladığım kalbimin, satır aralarına
senin için koyduğu işaretleri peşi sıra silip;
uzunlu kısalı uykulara yatırdığım bedenime rüzgarı yeniden
sevmesini öğretiyor,
‘ can canı sever / bunun ötesi yok çocuk’ dizesinin geçtiği
şiiri yazdığım küçük kâğıtları ağaç diplerine gömüp kaçıyor;
ertelemenin bir tür inkar olduğunu hatırlamayı kendime
sıkıca tembihliyor,
bütün bunların arasında bir güzel susuyorum…
Mey