24 Ağustos 2013 Cumartesi

Tekinsiz...

     “ Sonra sözcüklerin kumda bıraktığı izlerin içine yerleştim.”                                                

Küçük hikâyelerin içine büyük imgeler yerleştirerek kat ediyor yolu. Söz, zehriyle kendini baştan sona yıkamış bir yılan. Kıvrıla kıvrıla geçtiği yollara bırakıyor iksirini. Utanıyor dönüp baktıkça, gözlerini yumuyor görmeye. İçinde utancından utanan bir şımarık tebessüm ediyor.
Endişe. Her yerinde. Sesinde, gözlerinde, kalbinde ama en çok sıkıca yumduğu ellerinin etine batan tırnaklarının ucunda.
Küçük hikâyelerin içine büyük sözler yerleştirerek kurtulacağını sanıyor. Görülebileceğinden ürktüğünden daha çok ürküyor hiç görülmemekten. Ne zaman bir suçun faili aransa, kendini orta yere atıp “bendim!” diye haykırmaktan korkuyor…
Küçük hikâyelerin içine büyük bir hiç yerleştirdiğini bilmeden dışarı bırakıyor nicedir içinde tuttuğu soluğu. Susmayı beceremeyeceğinden emin olduğunda anlıyor susacak bir şeyinin kalmadığını. Tekinsizliğini koynuna alıp, söz’ün kumda bıraktığı o izin içine yerleşiyor.

Mey