Ne kadar? Herkesin kabul ettiği kadar, demiş şair. O kadar
akşamdı yani. Kıyıya yürümüştük. Yumuşak kuma bata çıka ilerlerken birimiz
söyleniyor, diğeri bu söylenmeye gülüyordu. İlerideki mendirekte martıları
görünce durmuştuk. Burada martı olmaz, itirazının kimden geldiğinin de önemi
yoktu, itirazın kendisinin de. Orada martılar vardı işte. Birimizin yok sayma
konusundaki başarısı karşısında diğerinin inatla var kılma çabası başımıza
belaydı. Görmezden gelebiliriz ile görmek zorundayız çatışması peydah olunca
ayaklarımız ayrı yönleri adımladı. Bu ayrılış acı vericiydi ve gönüllü ya da /
veya gönülsüz payımıza düşeni aldık. Ben martıların peşine gittim, sen
sazlıkların arasında kayboldun. Gece ikimize de indi. Bu işte martıların hiç
suçu yoktu.
Mey