Karar bile değildi. Düşünmeden kendini dışarı atıverdi az önce sığındığı otobüs durağının korunağından. Arkadaki taze çamın dibine geçti. İri damlalar bluzunu delip tenine yapışıyordu. aldıracak gibi değildi. Hoşnut bundan. Sigarayı çıkarırken fark etti, çok değil birkaç dakika önce kendisiyle birlikte yağmurdan kaçıp kendilerini durağa dar atmış o iki yaşlı kadının dikkatli izleyiciliklerini. Akşamın ve yağmurun varlığı dışında her şeyi yok saymaya meyilliydi bu büyük karanlık caddenin ıssızlığında. Kadınlara sırtını döndü. Sigarayı yaktı. Derince ilk nefes ve çıplak boynuna düşen o iri damlalar.
Boynumdan öpüyor beni yağmur, diye düşündü içinde delice bir sevinçle. Haz da kaynağı gibiydi: beklenmedik. Ensesi sırılsıklam olana kadar hafifçe öne eğik durdu öyle. Derken başını atabileceği kadar geriye atıp dudaklarını uzattı yağmura.
Duraktaki kadınlardan biri diğerini dirseğiyle dürttü bu sıra. Yağmuru öpüyor, derken sesindeki şaşkınlığa kınayan bir şey karışmıştı. İçerinin korunağından memnun olan bu tespitin altını çizdi: hayasızca
Dışarıdakinin ise bir şeye aldırdığı yoktu...
Mey