Yabancı, çok yabancı ama, bir dipti;
unutuşun ve anımsayışın sarkacında parmak uçlarına değen.
O, bilir gibiydi; senin sıcağının kendi soğuğuna temasındaki aşinalığı.
Şaşalamışsın. Soğuk üstelik.
Gönül koyuyorsun belleğine. Soğuk lav altında, tam orada, kaynıyor.
Anımsayış aşağı,
unutuş yukarı.
İn,
çık.
İn,
çık.
Unutuş'un in'i,
anımsayışın'ın çıkını.
Kudurmuştan beter ayaklarının tutkulu parmakları.
Biraz aşağı,
biraz yukarı.
Yabancı, epeyce yabancı ama, bir dibin yorulmazlığına uydurup bedenini;
in,
çık.
İn,
çık.
Anımsayış'ın o eşsiz in'i,
bir de unutuş'un yalancı çıkın'ı. İçinin sıcağı soğuk lavda parlıyor.
O yabancı, hepten yabancı ama, dipte;
unutuş ayna,
anımsayış sır çünkü...
Mey