Uzun ve şaşılası bir cümle gibi. Uzun, çünkü zamanın önünden, hafifçe sallanarak ve ayaklarını açabildiği kadar büyük adımlarla ilerliyor. Şaşılası çünkü, beklenmedik bir anda durup bekliyor. Neyi? zamanın üstünden geçmesini belki. zamanın onu ezip geçmesini. Uysalca uzatılmış bir boyun gibi, kabullenişi ve itaati düşündürüyor bir an. Öteki bir an ise saçlarına tutulmuş ve saçlarına yapışmış gibi bir başkasının direnci ve isyanı anımsatıyor. Yakınlaşabilirmiş gibi her an, bir yüzü kapıya bakıyor. Sakınımlı gülüşü ve fütursuz bir ağzı var. yok sayarmış gibi bir yandan, aklım sende dercesine dönüyor sırtını geride kalana. Yüzüne bakarken bile özlüyorum seni, dediğini işitmiş olanlar var; kendisine sorsanız, yok öyle bir şey der. Karanlığı bilir, bildiğinden korkar ama yine de hep karanlıkta yürür, derler gıyabında. Oysa gözlerini hiç yummamış.
Sizi bir yerde görmüştüm, demiştim.
Nerede, diye sormamıştı. Gülümsememişti de. Bakışı, uzun ve şaşırtıcı bir cümle gibi öyle, okuyayım diye asılı kalmıştı.
Okuma bilmem oysa ben.
Yazma bilirim, bir tek yazmayı bilirim.
Sizi bir yerde yazmıştım, demişliğim ondandır.
Nerede, diye sormamıştı. Tebessüm de yoktu gözlerinde.
Ağzı, uzun ve şaşılası bir cümle gibi, ağzı aralanmaksızın - okumadım, demişti.
Yüzünüze bakmadan da özlemiştim sizi, demiştim.
Yok öyle bir şey, demişti.
Kısa ve bilindik bir cümle gibi baksan.
Ama
vardı öyle bir şey. Israr etmedim.
Mey
20 Ağustos 2018 Pazartesi
Hüzün Dışı
İşitiyorsun, görmeksizin.
' nereye' diyor bazen
ve kiminde 'neredesin?'
Yakın biraz
ama uzak gibi çokça.
yine de yapışmış sanki yakandan
sımsıkı ve hüzün dışı.
Öğrenmeyip bildiğin,
yaşamayıp anımsadığın bir hüznün
küçük ve biteviye iniltileri.
Ve sesi sana ulaştıran o boşluk.
Soruyorsun yanıtını bildiğin halde: Ne bu?
Birbirine dolanmış dallar geliyor aklına. Söze döküyorsun:
Ses tutar seni bazen. Ya da sen sesi tutarsın.
Ses hüznü örter, sen dışındaki rengi görürsün.
Eylerken çağırdığın,
uyur uyanık süslediğin,
çarpık gülüşünle beslediğin bir geçmişin küçük ve hınzır iniltileri.
Ve sesi sana ulaştıran o boşluk.
Biliyorsun aslında:
Boşlukta
hüzün
yayılmaz.
Mey
' nereye' diyor bazen
ve kiminde 'neredesin?'
Yakın biraz
ama uzak gibi çokça.
yine de yapışmış sanki yakandan
sımsıkı ve hüzün dışı.
Öğrenmeyip bildiğin,
yaşamayıp anımsadığın bir hüznün
küçük ve biteviye iniltileri.
Ve sesi sana ulaştıran o boşluk.
Soruyorsun yanıtını bildiğin halde: Ne bu?
Birbirine dolanmış dallar geliyor aklına. Söze döküyorsun:
Ses tutar seni bazen. Ya da sen sesi tutarsın.
Ses hüznü örter, sen dışındaki rengi görürsün.
Eylerken çağırdığın,
uyur uyanık süslediğin,
çarpık gülüşünle beslediğin bir geçmişin küçük ve hınzır iniltileri.
Ve sesi sana ulaştıran o boşluk.
Biliyorsun aslında:
Boşlukta
hüzün
yayılmaz.
Mey
14 Ağustos 2018 Salı
Çünkü Kıpırtısız
Kim hareketsiz duruyorsa, zamanda ilerliyordur.
Hermann Lenz
Ete yapışmış
sülük,
imge'de
Dala asılmış
baykuş,
merakta
Bulutuna tutunmuş
çise,
inatta
Tene sıkışmış
can,
zihinde.
Sabit
ve
ivmelenmiş.
Geliyorlar...
Mey
Hermann Lenz
Ete yapışmış
sülük,
imge'de
Dala asılmış
baykuş,
merakta
Bulutuna tutunmuş
çise,
inatta
Tene sıkışmış
can,
zihinde.
Sabit
ve
ivmelenmiş.
Geliyorlar...
Mey
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)