28 Ocak 2017 Cumartesi

Ara...

Çözülüp dağıtılan
bir şeyin imgesine bağlanan
zihnin ipi
kop-
tu.
Uzantısız düğüme tutunup,
ara verdin. kendine.
Biraz uyu,
biraz düş-
ünme- çünkü,
çözülüp dağıtılan
bir şeyin imgesine vurgun
kalbin ipi
sağ-
lam. Yine de,
ara verdin. kendine. Şimdi uyu!

Mey



20 Ocak 2017 Cuma

Dipte...

Yabancı, çok yabancı ama,  bir dipti;
unutuşun ve anımsayışın sarkacında parmak uçlarına değen.
O, bilir gibiydi; senin sıcağının kendi soğuğuna temasındaki aşinalığı.
Şaşalamışsın. Soğuk üstelik.
Gönül koyuyorsun belleğine. Soğuk lav altında, tam orada, kaynıyor.
Anımsayış aşağı,
unutuş yukarı.
İn,
çık.
İn,
çık.
Unutuş'un in'i,
anımsayışın'ın çıkını.
Kudurmuştan beter ayaklarının tutkulu parmakları.
Biraz aşağı,
biraz yukarı.
Yabancı, epeyce yabancı ama, bir dibin yorulmazlığına uydurup bedenini;
in,
çık.
İn,
çık.
Anımsayış'ın o eşsiz in'i,
bir de unutuş'un yalancı çıkın'ı. İçinin sıcağı soğuk lavda parlıyor.
 O yabancı, hepten yabancı ama, dipte;
unutuş ayna,
anımsayış sır çünkü...


Mey




13 Ocak 2017 Cuma

Edememezlik...

söylemek ya da hepten susmak mümkünken, mırıldanışlarımı sağa sola savur(uyorum)dum. durdum. dum. um. um(uyorum)dum. gör(üyorum)düm ki, sözcükler yeterince, yetkince, gönlümce susm(uyor)ayacakları gibi, söylem(iyor)eyecekler. hiç. böyle.

mey





12 Ocak 2017 Perşembe

Hikaye'nin Hayaleti...

Süzülüyor,
bilenmiş tırnaklarını
usulca değdire değdire,
kalp evimizin etine.
Sızıyı görmezden gelmenin olanağını arar gibi yapıyoruz;
bulabildiğimiz tüm " başka "nın içinde.
Epeyce gönülsüz, az da ürkek sesimiz. Mırıldanıyoruz:
Bir zaman güzel'di.
Batma şiddetli. Tırnak eti yırtıyor. Anlıyoruz karşılığını.


Hala güzel'im, diyor belli ki.
Hiç kadar.

Sesi, korkak kalbin gümbürtüsüne karışıyor...



Mey